Dünya Sağlık Örgütü tarafından bebeklerin ilk 6 ay boyunca yalnızca anne sütü ile beslenmesi, 6. aydan sonra da ek besinlerle birlikte anne sütünün 2 yaşına kadar devam edilmesi önerilmektedir. Peki, nedir bu anne sütü ve nelerden oluşur?
‘İnsan zerreden meydana gelir’ desek, yanlış bir ifade kullanmış olmayız. Zerreden başlayan ve dokuz ay süren yaşama hazırlık süresinin her anı başlı başına bir mucizedir. Bu mucizevi serüven; doğumla sona ermez, anne sütüyle devam eder. Bebeğinizin ihtiyacına göre hal değiştiren bu harikulade sıvı, bilim adamları tarafından çeşitli yöntemlerle araştırılmış ve her defasında hayranlık uyandıran sonuçlara varılmış. Hayata gözlerini açtığı andan itibaren savunmasız durumda olan bebekler için ilk altı ay (en az) anne sütü almak, hayatta kalmak için gereken en önemli kaynaktır.
Anne sütü hastalıkları önler
Yapılan araştırmalar; anne sütüyle beslenen çocukların, ileri yaşlarında diğer çocuklara göre çok daha sağlıklı olduklarını gösteriyor. Anne sütüyle beslenen bebeklerde; üst solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltihabı, zatürre ve ishal riski diğerlerine göre daha düşüktür. Ayrıca obezite ve koroner arter hastalık riski anne sütüyle beslenen çocuklarda, diğerlerine göre daha azdır. Anne sütündeki uzun zincirli yağ asitleri sayesinde algılama, tanıma yetenekleri diğerlerine göre daha iyidir. Ayrıca zeka yaşları daha ileridir ve nörolojik açıdan daha gelişmiş durumdadırlar. Ağız ve çene yapısı daha düzgün, diş çürükleri daha azdır. Altı aydan fazla anne sütü alan bebeklerde lenf tümörlerinin görülme ihtimali daha azdır. Bir yıldan fazla anne sütü alan bebeklerde diyabet riski neredeyse yarı yarıya düşer.
Beyin ve zeka gelişimini olumlu yönde etkiler
Anne sütü ile beslenen bebeklerin beyin gelişimini inceleyen bazı çalışmalarda emzirilen ve emzirilmeyen bebekler arasında beyin gelişiminde bir farklılık olabileceği görülmektedir.
Araştırmalar, emzirilen bebeklerin daha yüksek zekâ puanlarına (IQ puanları) sahip olduklarını ve yaşlandıkça öğrenme ile ilgili problemler görülme olasılığının daha düşük olduğunu göstermektedir.
Emziren annelerin depresyona yakalanma riski daha düşüktür
Postpartum (doğum sonrası) depresyon, doğumdan kısa bir süre sonra gelişebilen bir depresyon türüdür ve genellikle annelerin %15’ini etkiler.
Emziren kadınların erken doğum yapan veya emzirmeyen annelerle karşılaştırıldığında doğum sonrası oluşan depresyona yakalanma riski daha düşüktür.
Anne sütünün içinde bulunan yararlı maddeler
PROTEİNLER: Anne sütünde dokuz protein fraksiyonu bulunur ve protein yapı taşları, yani aminoasitler yüksek orandadır.
KARBONHİDRATLAR: Anne sütünde bulunan karbonhidrat, süt şekeri yani laktozdur. Laktoz, bebeğin kan şekerinin düzenlenmesinde önemli rol oynar. Ayrıca kalsiyum emilimini kuvvetlendirici etkisi vardır. Laktozun galaktoz kısmı, yağlarla bileşik yapıp bebeğin beyin dokusu gelişimini sağlar. Laktoz aynı zamanda bağırsaktaki zararlı olmayan mikroorganizmaların çoğalmasına neden olur (prebiyotik etki). Bu da bağırsak enfeksiyonlarını, belirgin oranda azaltır.
YAĞLAR: Yağlar, yeni doğan bebekler için enerji kaynağıdır. Beyin gelişimi için yağ asidine ihtiyacı olan bebekler bu yağ asitlerini anne sütünden temin ederler. Bebekler için yağ, çok önemlidir. Beyin ve sinir sistemi gelişiminin yanı sıra gözdeki retina fonksiyonları için gerekli olan doymamış yağ asitleri de anne sütünde bulunur.
MİNERALLER: Anne sütünde; potasyum, sodyum, kalsiyum ve çinko bulunur. Bu minerallerin tamamı bebeğin ihtiyacına göre şekillenir ve gelişim sürecindeki yerini alır.
ENZİMLER: Anne sütünde sindirime yardım eden 20’den fazla enzim vardır. Bu maddelerin bir kısmı bebekte sindirimi kolaylaştırırken bir kısmı hücresel düzeyde, mikropların vücutta etkisiz hale getirilmesi sırasında destek sağlar.
Doc. Dr. Halit Yerebakan
Kadinvekadin.net
Bir önceki yazımız olan Aç Karnına Tuzlu Su İçmenin İnanılmaz Faydaları başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
Yorumlar kapalı.