Ödüllü 489 Tv reklamı incelendiğinde, araştırmada çok ilginç sonuçlarla karşılaşıldı.
Şöyle bir Tv’de izlediğiniz reklamları hatırlayacak olursanız, aklınıza neler geliyor? Benimki genelde lavaboyu ovan bir “kadın”, bebeğinin altını değiştiren bir “kadın”, çamaşırları seren bir “kadın”, iyi ihtimalle saçını yıkayan bir “kadın”, tüm aile masada otururken masaya bir şeyler getirip götüren “kadın”; lüks arabasının içinde hız yapan “erkek” iyi ihtimalle kadının ve erkeğin birlikte bulunduğu ortamlar “konut alımı” vb…
Türkiye’deki televizyon reklamlarında cinsiyet eşitliği üzerine yapılan araştırmanın sonuçları açıklandı. 489 ödüllü televizyon reklamının incelendiği araştırmada, kadınların reklam filmlerinde bile yoğunluklu olarak ev ortamında gösterilmesi dikkat çekti. Araştırma, kadınların yıllara göre reklamlarda görülme oranında da düşüş olduğu ortaya koydu.
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü ve RVD Reklamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu işbirliğiyle yapılan “Türkiye’deki Effie TV Reklamlarının 10 Yıllık Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi” başlıklı araştırmanın sonuçları açıklandı. Kristal Elma Töreni’nde açıklanan, koordinatörlüğünü BAU Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyeleri Dr. Gül Şener ve Dr. Eda Öztürk ile süpervizörlüğünü Dr. Önder Yönet ve Dr. Hande Bilsel’in yaptığı araştırmada ilginç sonuçlar çıktı. BAU Reklamcılık Bölümünden 9 öğrencinin kodlama yaparak destek olduğu araştırmayla ilgili konuşan Dr. Öğr. Üyesi Eda Öztürk, reklamlarda daha çoğulcu ve kapsayıcı bir dilin kullanılması gerektğini vurguladı.
Reklamın cinsiyeti erkek
9 Effie Yarışması’nda ödül kazanmış 489 televizyon reklamının incelendiği araştırmada, kadınlık ve erkeklik temsillerinin geleneksel cinsiyet kalıplarının içine hapsedildiğini ortaya koyarken toplumsal rollerdeki değişimin reklamlara sınırlı bir şekilde yansıtıldığı belirlendi. Araştırma, reklamlarda yer alan ana karakterlerin sadece yüzde 35’ini kadınların oluşturduğunu gösterirken erkek ana karakter kullanımına bakıldığında oranın yüzde 65 olduğu tespit edildi. Ana karakter kullanımının yıllara göre dağılımı ise, reklamda ana karakter olarak kadın temsilinin düşmekte olduğunu ortaya koydu. Buna göre, 2007-2011 yılları arasında ana karakterlerin yüzde 56’sı erkek, yüzde 44’ü de kadınken, 2016-2018 yıllarında erkeklerin oranı yüzde 65’e çıktı, kadınların orası ise yüzde 35’e kadar geriledi.
Erkekler her yerde, kadınlar evde
Araştırmada, kadın ve erkeklerin resmedildiği ortama bakıldığında kadınların yüzde 43’ünün ev ortamında, sadece yüzde 10’unun iş yerinde gösterilmesi dikkat çekti. Erkeklerde ise, ana karakterlerin temsil ortamının daha çeşitli olduğu görüldü. İncelenen reklamlarda, erkek karakterlerin yüzde 22’si iş yerinde, yüzde 22’si açık havada, yüzde 20’sinin ise evde gösterildiği belirlendi. Yıllara göre reklamdaki kadın ana karakterlerin baskın ortamına bakıldığında da 2016-2018 yılları arasında yüzde 32’sinin çalışan rolünde olmasına rağmen hiçbirinin iş yerinde gösterilmemesi dikkat çekti.
Eşitsizliğin en görünür olduğu yer dış ses
Araştırmanın sonuçlarına göre cinsiyet temsillerindeki en keskin eşitsizlik dış ses kullanımında görülüyor. Reklamda erkek dış ses oranı %89 iken kadın dış ses oranı %10 ile sınırlı. Bir diğer çarpıcı bulgu ise reklamda ana karakter kullanımına kategori bazında bakıldığında karşımıza çıkıyor. Belirli kategorilerde kadının ana karakter olarak temsili neredeyse yok. Banka/Finans kategorisinde yer alan reklamlarda kadın ana karakter kullanımı %4, Telekomünikasyon kategorisinde ise %6.
Kadınlar evde erkekler iş yerinde
Türkiye’deki televizyon reklamlarında cinsiyet eşitliği üzerine yapılan araştırmanın sonuçları açıklandı. 2007-2018 yılları arasında Effie’de ödül alan 489 televizyon reklamının incelendiği araştırmada, kadınların reklam filmlerinde ağırlıklı olarak ev ortamında gösterilmesi dikkat çekti. Araştırma, kadınların ana karakter olarak reklamda kullanılma oranında da düşüş olduğunu ortaya koydu.
Araştırma sonuçlarının kadınlık ve erkeklik temsillerinin reklamlarda zamanda donduğunu belirten BAU İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Eda Öztürk, “Hayat değişiyor, toplumsal roller değişiyor ancak reklamda kendine yer bulan temsiller geleneksel kalıplarla sınırlı kalıyor. Reklam, kadınlık ve erkekliğe dair daha çoğulcu ve kapsayıcı bir dil kullanabilir ve de kullanmalı. Kadınlar ve erkekler değişiyor, reklamda ise bunun karşılığını görmüyoruz” dedi.
Bir önceki yazımız olan Aç Karnına Tuzlu Su İçmenin İnanılmaz Faydaları başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
Yorumlar kapalı.