2017 Yılında Muharrem Ayının başlangıcı yani Hicri Yılbaşı 21 Eylül 2017 Perşembe gününe denk gelmektedir.
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı, Mekke’de doğdu 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin Kuba köyüne geldi Bu tarih Müslümanların Şemsi yılbaşı oldu O yılın Muharrem ayının birinci günü de, hicri [kameri] yılbaşı oldu Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların kameri yılbaşı gecesidir Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermeli Saygı göstermek, günah işlememekle olur Zilhiccenin son günü ve Muharremin birinci günü oruç tutan, o yılın tamamını oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur Bir hadis-i şerifte, (Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur) buyuruldu
“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra da en faziletli namaz gece kılınan (teheccüd) namazdır.”
Bu gece “Aşûre Gecesi”dir. Yarın da Muharrem ayının onuncu günü yani “Aşûre Günü”dür… Muharrem ayı Kur’ân-ı Kerim’de kıymet verilen “dört aydan” biridir. Aşûre Günü ve Gecesi de bu ayın içinde en kıymetli olanıdır.
Bu ayda “oruç tutmak” çok sevap kazandırır. Hadis-i şerifte; bu ayda oruç tutmanın fazileti hakkında şöyle buyurulur: “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra da en faziletli namaz gece kılınan (teheccüd) namazdır.”
Allahü teâlâ birçok duaları Aşûre Günü kabul buyurdu… Birçok peygamberin ve mü’minlerin kurtuluşu bu mübarek güne rastlamıştır. Hazreti Hüseyin radıyallahü anh bugün şehâdet şerbetini içerek Rabbine ve sevgili dedesine kavuşmuştur.
Hazreti Hüseyin ve ağabeyi Hazreti Hasan radıyallahü anh, Medine-i Münevverede dünyamızı şereflendirmişlerdir. Mübarek dedeleri başta olmak üzere bütün sahabiler tarafından çok sevilmiş, takdir edilmiş ve el üstünde tutulmuşlardır. İslâm dini uğrunda pek sıkıntı çekmemişlerdi. Bu da onların derecelerinin Bilâl-i Habeşi radıyallahü anh, Ammar bin Yasir radıyallahü anh ve diğer imanları uğrunda “eza ve cefa”ya maruz kalanların derecelerinden daha düşük olmasına sebep olacaktı…
Rabbimiz, buna razı olmadı. Onları çok sevdiğinden makamlarını yükseltmek için ikisine de “şehâdet” rütbesini ihsan buyurdu.
Bu iki mübarek insanın “şehid” olmaları bizler için musibet gibi görünse de onlar için büyük nimet olmuştur. Bizler halen bu hadiseye üzülsek de, onlar dereceleri yükseldiği için kim bilir ne kadar sevinmişlerdir.
Musa aleyhisselam bir yerden geçerken, daha önce tanıdığı bir adama rastlar. Bakar ki; bu tanıdığı adamcağızı vahşi hayvanlar parçalamışlar. Bu zavallının vücudunun bir kısmı yenmiş bir kısmı da o şekilde terk edilmişti.
Bunu gören Musa aleyhisselam taâccüb ederek;
“Ya Rabbi, ben bu kulunu tanırdım. Çok salih bir kimse olup seni de çok severdi. Bu musibetin onun başına neden geldiğinin hikmetini merak ediyorum” dedi.
Rabbimiz de buna karşı;
“Ya Musa doğrudur. Bu kulum bizim salih kullarımızdan biri olup, bizi de çok severdi. Ancak, bizden çok yüksek makâmlar talep etmekteydi. Ne var ki; amelleri ise o makamlara çıkmasına kâfi değildi. Biz ona bu musibeti, onun istediği makamlara kavuşması için verdik” buyurarak bu işin hikmetini açıklamıştır.
Böylece bizim gördüklerimizle, ilâhi maksat arasındaki fark anlaşılmış oldu…
Allahü tealadan, sıhhat ve âfiyet içinde, daha nice Aşûre günü ve gecelerine cümlemizi kavuşturmasını temenni ediyorum.
Bir önceki yazımız olan Gestaş Avşa Adası Erdek Feribot Seferleri 2024 başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
Yorumlar kapalı.