1923 yılında imzalanan Lozan Mübadele Anlaşması’nın 100. yıl dönümünde, her iki ülkenin tarihindeki derin yaralar bir kez daha hatırlanıyor. Türkiye ve Yunanistan arasında 30 Ocak 1923’te gerçekleştirilen bu anlaşma, yaklaşık iki milyon insanın evlerini ve memleketlerini terk etmesine yol açan kitlesel bir nüfus değişimini başlattı. Girit, Midilli, Selanik gibi bölgelerden Anadolu’nun çeşitli yerlerine; İzmir, Ayvalık, Nevşehir gibi şehirlerden karşı kıyılar arasında büyük bir göç yaşandı. Bu süreç, hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da derin izler bıraktı.
İzmir ve Atina limanları, geri dönüşü olmayan yolculukların başladığı noktalardı. Mübadele, ölümden sonraki en büyük travma olarak nitelendirilirken, yıllar geçse de bu olayın acısı ve etkileri unutulmuyor. Mübadele sırasında göç edenlerin anılarını ve duygularını bir araya getiren yayınlar, şiirler ve anma etkinlikleri de bu tarihin unutulmaması için çalışmalar yapıyor. Rahmetli Hikmet Esen’in dizeleriyle ifade ettiği gibi, bu acı dolu göçte insanlar umudun peşinde, Ege’nin mavi sularında yeni bir yaşam arayışına çıktılar.
Bir yandan göçe zorlanan halkların yaşadığı buhran ve özlem, diğer yandan ise barış umutları ve kültürel bağların devamlılığı, bu tarihi olayların günümüz ilişkilerini de etkilediğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ege’nin iki yakasında yaşanan dram, yıllar boyunca şarkılar, şiirler ve hikayelerle yaşatılmaya devam ediliyor. İki ülkenin halklarının hafızasında yer eden bu göç, ortadan kaldırılması güç ama birlikte anlaşılması mümkün bir ortak geçmiş yaratıyor.
Mübadele, sadece insanlar için değil, iki toplumun kültürel ve sosyal dokusu için de önemli etkiler bırakmıştır. Ortak tarihin getirdiği acıların hatırlandığı bu yıl dönümünde, tarihten ders alarak dostluk ve barış temellerinin daha da güçlenmesi ümidiyle, mübadillerin torunları bugün birbirlerine daha çok yaklaşıyor.
Bir önceki yazımız olan Kaldırımlar Estetik ve Güvenli Hale Geliyor başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
Yorumlar kapalı.