“BU MİLLETİN FERASETİNİ GÖRDÜLER”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Avrupa, Hayır Propagandası Yapanlara Kapılarını Açarken, Evet Diyenlere Kapatıyor”

Sakarya’da yapımı tamamlanan yatırımların toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, iş yeri sahiplerinin iş yerlerinde başörtülü çalışmak isteyenlere müsaade etmeyebileceklerine yönelik açıklamasına değinerek, “Bunlar, Haçlı-Hilal mücadelesini başlattılar. Bunun başka izahı olamaz ve şu anda yaptıkları şudur: Açık söylüyorum; Avrupa hızla İkinci Dünya Savaşı öncesi günlere doğru yuvarlanıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya’da yapımı tamamlanan hizmet ve tesislerin toplu açılış törenine katıldı. Demokrasi Meydanı’nda, vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Konuşmasına; merhum Necip Fazıl’ın “Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu’nun / Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun” dizelerini aktararak “Sadece ikimiz de kalsak, Allah yolunun divanesi olmaya var mıyız Sakarya? Düşmanın dize getiremediği, depremin yıkamadığı Sakarya, terör örgütlerine, onların destekçilerine hiç meydanı bırakır mı?” sözleriyle başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehrin son 1,5 yılda terörle mücadelede 14 şehidi olduğunu hatırlattı ve tüm şehitlere rahmet, yakınlarına başsağlığı temennisinde bulundu.

“BU MİLLETİN FERASETİNİ GÖRDÜLER”

Bölücü terör örgütünün, Sakaryalı şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ü alçakça, hunharca ve ahlaksızca şehit ederek, namert olduğunu ispatladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu namertler istedikleri hainlikleri yapsınlar, bizim valimiz, kaymakamımız, hâkim-savcımız, öğretmenimiz, askerimiz, polisimiz, korucumuz mertçe mücadelesini vermeyi sürdürecektir. Bunları inlerinden çıkarıyoruz. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar. Ne dedim? ‘Peşlerindeyiz’ kovalıyor muyuz? Kovalıyoruz ve kovalayacağız” dedi.

Terör örgütlerinin arkalarındaki güçlerin, Türkiye’yi sıkıntıya sokmak için DEAŞ, PKK ve FETÖ terör örgütlerini harekete geçirerek Türkiye’yi çembere alacaklarını, dizleri üstüne çöktüreceklerini, pes ettireceklerini sandıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Ama onlar bu milleti tanımıyor. Bu milletin neler yapabileceğini, gerektiğinde nasıl tüm hesapları alt üst edebileceğini bilmiyorlar. 17-25 Aralık’ta bu milletin ferasetini gördüler. Çukur eylemlerinde, bölge halkı başta olmak üzere, milletimizin nasıl dirayetli davrandığını gördüler. 15 Temmuz gecesi, koskoca bir milletin nasıl tek yürek, tek bilek olarak ülkesine, özgürlüğüne, geleceğine sahip çıktığını gördüler. Suriye’de, Mehmetçiğin terör örgütleri; DEAŞ ve YPG’yi nasıl darmadağın ettiğini gördüler. Askerimizin, polisimizin PKK’ya tarihinin en ağır darbelerini nasıl üst üste indirdiğini gördüler. Onun için böyle davranıyorlar, onun için arıza çıkartıyorlar.”

“AB VİZELERİN KALDIRILMASI KONUSUNDA VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI”

Türkiye’nin Avrupa’da seçim propagandası yapamayacağını söyleyen kimi Avrupalı yetkililerin gidip diğer ülkelerde seçim propagandası yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği’nin vizelerin kaldırılması konusunda Türkiye’ye söz verdiğini ve bu sözünü tutmadığını hatırlattı ve “Şimdi ‘geri kabul’ diyorlar. Ne geri kabulü, geç onları geç. Sen benim Bakanımı Hollanda’ya sokmayacaksın, sen benim Dışişleri Bakanıma uçuş izni vermeyeceksin, benim topraklarım olan başkonsolosluk binasında görüşme yapmasına, oraya girmesine fırsat vermeyeceksin, bizden buralara girişi bekleyeceksin; yok öyle şey” ifadelerini kullandı.

“Sen atını itini benim oradaki Türk vatandaşlarımın üzerine mi saldın, benim Hüseyin Kurt’umu sen itlerine mi ısırttın; bunun bedelini ödeyeceksin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Rutte’ye, “Sen seçimi birinci parti olarak almış olabilirsin; ama bilesin ki Türkiye gibi bir dostunu kaybettin. ‘Efendim, seçimden sonra Başbakanla bir yemek yiyebiliriz.’ Bizde öyle bir Başbakan yok, geç o işi, sen kaybettin, kaybettin” sözleriyle seslendi.

“TÜRKİYE’YE YÖNELİK HAREKETLERDE ALMANYA BAŞI ÇEKİYOR”

Türkiye’ye yönelik bu hareketlerde Almanya’nın başı çektiğini ve Almanya ile bu süreci enine boyuna konuşacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’ya 4 bin 500 PKK’lı terörist ile ilgili dosya verdiklerini; ancak Almanya’nın bu dosyalarla ilgili hiçbir adli işlem yapmadığını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama kendisi kalkıyor, buradaki bir ajan teröristi Alman rezidansında bir ay saklıyor. Alman Şansölyesi bunu benden istiyor. Diyor ki: ‘onu bıraksanız.’ ‘Bizde yargı bağımsızdır. Sizin yargınız nasıl bağımsız ise bizim yargımız da bağımsızdır, tarafsızdır, dolayısıyla kusura bakmayın bunları bizden alamazsınız’ dedim. Burada mahkemeye çıktı, tutuklandı. Niye? Ajan terörist. Neymiş, Alman vatandaşıymış, ne vatandaşı olursa olsun. Türkiye’de terör estiriyorsa, gizli ajanlık yapıyorsa, bunun bedelini ödeyecek” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Türkiye’nin yurt dışında sayısal olarak 30 milletvekili seçme gücünde 3 milyona yakın seçmeni olduğunu ve böyle bir gücün dünyanın hiçbir yerinde yok sayılamayacağını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda’nın, bölücü terör örgütü PKK’ya, her tarafı yakıp yıktığı hâlde, Berlin’in göbeğinde çadır kurdurup terör örgütünün elebaşının posterlerini asma izni verirken bir bakanın ve oradaki Türk vatandaşların önlerini kestiğini vurguladı ve şöyle dedi: “Üstelik ‘hayır’ propagandası yapanlara sonuna kadar açık olan kapılarınızı açıyorsunuz ama ‘evet’ diyenlere kapatıyorsunuz. ‘Hayır’ kampanyası yapmak üzere PKK ile beraber Avrupa’da dolaşan ki bunlardan bir tanesi de Türkiye Barolar Birliğinin Başkanıdır. Sen nasıl Barolar Birliği Başkanısın? Senin PKK ile yan yana olmanı kim anlatabilir? Şu anda Kandil, PKK’nın başı, bölücü terör örgütlerinin yandaşları ‘hayır’ diyor mu? Kişi sevdikleriyle beraberdir, unutmayın”

“İSTİYORLAR Kİ, TÜRKİYE IMF’NİN KAPISINDA DİLENCİ OLARAK KALSIN”

Türkiye’nin sistem değişikliğiyle nasıl bir sıçrama yapacağını Avrupa’nın iyi bildiğini, IMF’ye borcunu sıfırlamış bir Türkiye’den rahatsız olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstiyorlar ki, IMF’nin kapısında Türkiye dilenci olarak kalsın, biz o işi bitirdik. Çünkü biz göreve geldiğimizde delikli paraya Türkiye muhtaçtı, şimdi bu yok. Merkez Bankasının rezervi 27,5 milyar dolardı, şimdi o da 120 milyar dolara dayandı; bu onları rahatsız ediyor. Çatlasanız da patlasanız da 16 Nisan yeni bir sistem, lider ülke Türkiye’yi meydana getirecek bu sistem” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Onlar 50 sente muhtaç, kendilerine sürekli el açan, aman dileyen o eski Türkiye’yi istiyorlar. Bu CHP zihniyeti o zihniyet değil mi? Onlar bizi bu 50 sente muhtaç edenler değil mi? Türkiye güçlendikçe, büyüdükçe, kendi ayakları üzerinde durdukça, ülkemizi hortumladıkları kanallar birer birer kapandıkça âdeta kuduruyorlar. Sen ne yapıyorsun, atları insanların üzerine salıyorsun, itlerini insanların üzerine salıyorsun. Bunlarda medeniyet diye bir şey yok. Dünyaya demokrasi dersi verirler öyle mi? İnsan hakları dersi verirler, öyle mi? Özgürlük dersi verirler. Ama kendi çıkarları söz konusu olduğunda faşizmin en alasını sergilemekten kaçınmazlar. Bir de, ben diyorum ya, bunlar yeni Nazizm’dir, bundan çok rahatsız oluyorlar. Çünkü Hollanda Nazi tokadı yedi. Peki, ey Hollanda, sen Srebrenitsa’da benim Müslüman kardeşlerimi, 8 bin 354 tane Müslüman kardeşimi katlettin, onu neyle ifade edeceksin? Bunları biz unutmuyoruz, bunların cibilliyetini biliriz. Orada Boşnak kardeşlerimizi şehit ettiler, her sene Srebrenitsa katliamının yıl dönümleri anılır ve hepsini yaktılar biliyorsunuz ve birçoğunun kabri bilinmez. Yazıklar olsun bunların demokratlığına. Yazıklar olsun sizin Avrupa Birliği müktesebatınıza, değerlerinize. Yazıklar olsun sizin hukukunuza, adaletinize.”

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, iş yeri sahiplerinin iş yerlerinde başörtülü çalışmak isteyenlere müsaade etmeyebileceklerine yönelik karar ve açıklamasına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani inanç özgürlüğü, hani din özgürlüğü?” diye sordu ve “Bunlar Haçlı-Hilal mücadelesini başlattılar. Bunun başka izahı olamaz ve şu anda yaptıkları şudur: Açık söylüyorum; Avrupa hızla ikinci Dünya Savaşı öncesi günlere doğru yuvarlanıyor” yorumunda bulundu.

“YENİ SİSTEMİN AMACI TÜRKİYE’DEKİ İSTİKRAR ORTAMINI KALICI HÂLE GETİRMEK”

Türkiye’nin 16 Nisan’da tarihî bir tercihte bulunacağını, Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi hâlinde yeni bir yönetim sistemine geçileceğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yönetim sistemi olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin amacının, Türkiye’deki güven ve istikrar ortamını kalıcı hâle getirmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 maddeden oluşan Anayasa değişikliği okunduğunda Türkiye için ne getirip ne götürdüğünün gayet açık şekilde anlaşılacağını; ancak muhalefetin metni hiç okumadıkları için cehaletlerinden ya da bilinçli olarak yalan söylediklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni sistemin özünde Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığın birleştirilerek hem yürütmenin güçlendirilmesi, hem de mevcut sistemdeki iki başlılıktan kaynaklanabilecek muhtemel çatışmaların önlenmesi var. Fakat ana muhalefetin başındaki zat meseleyi anlatırken ne diyor? ‘Cumhurbaşkanı başka partiden, Başbakan başka partiden olursa kavga çıkar’ diyor. Bu zat hayatında ilk defa doğru bir şey söylüyor” dedi.

“YASAMA FAALİYETLERİNİN BÜTÜNÜ MİLLETVEKİLLERİNE BIRAKILIYOR”

‘Yeni sistemde Meclis kapatılıyor’ diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yalan söylediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ifadenin aksine yeni sistemde, hükûmetlerin yönlendirmesiyle gerçekleşen yasama faaliyetlerinin bütünüyle milletvekillerine bırakılarak Meclisin güçlendirildiğini, Cumhurbaşkanının bütçe dışında Meclise kanun teklifi bile veremediğini, Meclisin ise Cumhurbaşkanını ve Bakanları denetleme yetkisinin güçlendirildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Dün ilk defa meydana çıkmış, orada milletvekilleri için diyor ki, ‘550 milletvekili bile fazla, 600’e ne gerek var? Ballı maaşlarını alıp yatacaklar’ diyor. Bu zatın Meclise, milletvekillerine, milletin iradesini temsil eden insanlara bakışı bu, hakaret ediyor. Hem parlamenter sistemini savunuyor, hem de Parlamentoya ve milletvekillerine hakaret ediyor. Hâlbuki ülkemizde şu anda her 103 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Bu rakam Almanya’da 93 bin, İspanya’da 56 bin, Polonya’da 55 bin; aradaki farkı görüyor musunuz? Fransa’da 50, İtalya’da 49 bin. Avrupa Birliği’nin ortalaması ne biliyor musunuz? Avrupa Birliği’nin ortalaması 40 bin, bizde 103 bin kişiye bir milletvekili. Fark böyleyken, bu zat hâlâ bunları söylüyor. Dersini çalışmıyor bu.”

“VESAYET GÜÇLERİ VASITASIYLA ÜLKEYİ YÖNETENLERİN DEVRİ SONA ERECEK”

Ana muhalefetin derdinin değişiklikler olmadığını, aslında milletten korktuklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyorlar ki, 16 Nisan’dan sonra söz de, karar da, yetki de millete geçecek, Cumhurbaşkanını millet seçecek, hükûmeti millet belirleyecek, böylece yıllarca vesayet güçleri vasıtasıyla ülkeyi yönetenlerin devri sona erecek. Avrupa ülkeleri bu sistemi niye istemiyorsa, bunlar da aynı sebepten dolayı istemiyorlar. İşte şu anda bunun yasını tutuyorlar, gerisi lafı güzaftır” değerlendirmesinde bulundu.

“GELİŞMİŞ ÜLKELER, AĞIRLIKLI OLARAK BAŞKANLIK VEYA YARI BAŞKANLIK SİSTEMİYLE YÖNETİLİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Hakikatlere gözlerini kapatıp kulaklarını sadece bunlara veren birisi sanır ki, 16 Nisan’dan sonra Türkiye batacak, bitecek, asırlarca geriye gidecek. Hâlbuki dünyanın en gelişmiş 20 ülkesinin yönetim biçimlerine baktığımızda gördüğümüz şudur: Bu 20 ülkenin 7’si başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetilirken, sadece üçü arada başka bir erk olmadan sadece parlamenter sistemle elde ediliyor. Kalan 10 ülkeden dördünde monarşiyle birlikte parlamento varken, ikisi de İngiltere Kraliçesi tarafından tayin edilen genel vali ve onun altında çalışan meclisler tarafından yönetiliyor. Yani bu ülkelerin başında bir kral-kraliçe veya onun atadığı bir temsilci buluyor, altında da meclisler faaliyet gösteriyor. Ama sorarsanız, güya parlamenter sistemle yönetiliyorlar. En gelişmiş 20 ülkenin bunlar dışında kalan bir tanesinde tek parti yönetimi Çin, bir tanesinde de kendine mahsus kantonlardan oluşan farklı bir yönetim İsviçre var. Görüldüğü gibi, gelişmiş ülkeler ağırlıklı olarak başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Biz de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hâline getirme hedefimize uygun şekilde tercihimizi başkanlık sisteminden yana kullanmak için 16 Nisan’da sandık başına gidiyoruz.”

“MECLİSİN ÇIKARDIĞI KANUN CUMHURBAŞKANI KARARNAMESİNİN ÜZERİNDEDİR”

Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Sisteminde; ne üniter yapısından herhangi bir taviz vereceğinin, ne de mevcut il ve belediye yönetimlerinde bir değişikliğe gideceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararname ile ilgili yeni sisteme karşı olanların gerçeği yansıtmayan yorumlarına karşı şu bilgileri verdi: “Anayasanın amir hükmü neyse Cumhurbaşkanı ona uymak zorundadır. Anayasanın düzenlemelerinin üzerinde kararname olamaz, hatta Parlamentonun çıkardığı kanunun üzerinde kararname olamaz. Meclisin çıkardığı kanun Cumhurbaşkanının kararnamesinin üzerindedir, yani o konuda bir kanun varsa cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz, olay bu kadar açık ortada.”

“MİLLÎ DEMOKRATLAR CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNİN YANINDA YER ALIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüyoruz ki, millî demokratlar cumhurbaşkanlığı sisteminin yanında, bölücüler ve dış güçler ise karşısında yer alıyor. Millî olan, demokrat olan, yerli olan hiç kimsenin bu Anayasa değişikliğine karşı çıkması için sebep yoktur” diye ekledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Hiç uzağa gitmeye gerek yok; 1991 yılından 2002 yılına kadar süren 11 yıllık koalisyonlar döneminin ülkemize maliyeti nedir biliyor musunuz? Tam 850 milyar dolar. Niye mi? Şayet Türkiye 1991 yılından beri istikrarlı bir yönetimle idare edilseydi bugün büyümemiz 2 kat fazla olacaktı. Bu da demektir ki şu anda ülke olarak 1,7 trilyon doların üzerinde bir zenginliğe sahip olacaktık. Kişi başına millî gelirimiz 11 bin dolar olmayacaktı, 22 bin dolar olacaktı. Fena mı olurdu? Ama yakalayacağız, yine yakalayacağız. İşte yeni yönetim sistemi ülkemizin gelecekte bu imkâna kavuşmasını sağlayacaktır.”

Toplu açılış töreni ile resmen hizmete giren ve toplam yatırım bedeli 1 milyar 543 milyon lira olan 118 proje ile ilgili bilgiler aktaran ve bunların Sakarya’ya hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini Necip Fazıl’ın Sakarya Türküsü şiirinin “Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya / Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya” şeklindeki son iki dizesini vatandaşlarla birlikte okuyarak tamamladı.

Sakarya programı kapsamında Sakarya Valiliğini ve Sakarya Belediyesini ziyaret ederek şehirde yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî motosikletçi Kenan Sofuoğlu’nu da evinde ziyaret etti.

Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Sitesi

BANDIRMA WEB TASARIM

Bir önceki yazımız olan Mavi Sertifikalı Ceviz Fidanı Talebine Yetişemiyorlar başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

“BU MİLLETİN FERASETİNİ GÖRDÜLER”

Yorumlar kapalı.

foto deniz bandırma
kutlu creative bandırma
avşa adası otelleri
x